Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş’ı ziyaret etti. Görüşme sonrası basın açıklaması yapıldı
Prof. Dr. Ümit Özdağ: Sayın Genel Başkanım, ben de size ve değerli arkadaşlarınıza, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunduğum, rehin alındığım sürede vermiş olduğunuz destek için çok teşekkür ediyorum. Bu, sadece bana kişisel olarak verilmiş bir destek olmanın ötesinde, Türkiye’de hukuk devletine verilmiş bir destek ve düşman ceza hukuku uygulamalarına karşı yiğitçe bir karşı çıkıştır. Biliyorum ki siz de düşman ceza hukuku uygulamalarına muhatapsınız.
Ben tutuklandım. Sizin benden farkınız, son anda çizgiden dönmenizdir. İnşallah siz de sonunda beraat edeceksiniz. Ben de istinaf mahkemesinde bu kararın bozulacağını umuyorum. Ancak işte trajik olan bu: İki siyasi parti genel başkanı, ikisi de Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla mahkemeye çıkıyor. Oysa ortada hakaret yok.
Cumhurbaşkanı’na hakaretle ilgili madde, Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olduğu bir anayasal düzende düzenlenmişti. Ancak partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra, bu maddenin hukuken yeniden düzenlenmesi gerekirken açıkta bırakıldı. Muhatabınızın ne zaman Cumhurbaşkanı, ne zaman AK Parti Genel Başkanı olduğuna kendisi karar veriyor.
O, sizinle ilgili dilediği gibi eleştiride bulunabiliyor; siz ise karşılık verdiğinizde, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla savcılığa ifadeye çağrılıyor ya da benim gibi gözaltına alınıyorsunuz. Özetle, bu adil değil. Devletin dini adalettir. “Adalet mülkün temelidir” cümlesi, ne yazık ki artık bir duvar süsü haline gelmiştir. Çünkü Anayasa’nın 10. maddesi —yani herkesin yargı önünde eşit olduğunu düzenleyen madde— artık askıya alınmıştır. Ve düşman ceza hukuku, biz muhaliflere karşı en etkili şekilde uygulanmaktadır. Dilerim çok uzak olmayan bir gelecekte, tekrar hukuk devleti ve demokrasinin hâkim olduğu günler gelir. Mücadelemiz bunun içindir. Size ve değerli arkadaşlarınıza desteğiniz için tekrar teşekkür ediyorum.
Partimizin, Saraçhane mitingine katılmama kararı üzerine gelen soru:
Prof. Dr. Ümit Özdağ: Bir gün önce, Leman dergisinde çok gereksiz bir karakter çıktı ve İBDA-C adlı örgüt hemen ertesi gün bu derginin etrafında bir toplantı yaparak protesto düzenledi. Oldukça kışkırtıcı açıklamalarda bulundular. Aynı grubun, daha önce Saraçhane mitinglerini Şehzadebaşı Camii’nden protesto ettiğini biliyorsunuz, değil mi?
Evet, ben de bunları bildiğim ve provokasyon zemininin doğduğunu gördüğüm için, bir siyasetçi olmanın ötesinde bir güvenlik bilimleri uzmanı olarak, provokasyona uygun bir ortamda Zafer Partisi teşkilatlarının bulunmaması gerektiğini düşündüm. Bu çerçevede, Zafer Partisi teşkilatlarına sadece sözlü değil, yazılı olarak da bir talimat verdim.
Olayların gelişimi, bu talimatın ne kadar doğru bir karar olduğunu gösterdi. Önce Erdoğan, Leman dergisini eleştirdi. Ardından Özgür Özel, Leman’a sahip çıktı. Tansiyon yükseldi. Ve o gece Saraçhane’de bir gencin ağır yaralanması, bir diğerinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar yaşandı. Daha önceki mitinglerde görülmeyen provokasyon sahneleri gerçekleşti. Belki de ben bu açıklamayı yapmasaydım, provokasyonların kapsamı daha da genişleyecekti.
Birinci çıkış noktamız bu. İkincisi ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin mitingi. Ve biz davetli değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin mitingine Zafer Partisi teşkilatlarının katılması… Başka partiler katıldı mı? Hayır. E o zaman neden Zafer Partisi’nin katılması bir zorunluluk olsun ya da beklensin? Biz miting yaptığımızda Cumhuriyet Halk Partisi katıldı mı? Hayır, katılmadı.
Biz, mitinglerinin başarılı ve huzur içinde geçmesini diledik. Ama biz ayrı bir partiyiz, onlar ayrı bir partidir. Hukuk devleti ve düşman ceza hukukuna karşı mücadelede ortak noktalarımız var mı?
Elbette var. Ve bu noktada da ortak çabalara katkı vermeye Zafer Partisi olarak devam edeceğiz. Farklı düşündüğümüz konular da var. Mesela biz, PKK’yla ve Öcalan’la yürütülen sürece karşı çıkıyoruz ve itiraz ediyoruz. Bu süreci baltalayacağımızı söylediğimiz için ben hapishanede beş ay geçirdim.
Oysa dün Özgür Bey, bu süreci desteklediklerini söyledi. Bu, tabii ki onların kendi görüşüdür; Cumhuriyet Halk Partisi’ni bağlar. Ama biz de ayrı bir partiyiz ve bizim de görüşümüz farklı. Özetle; hukuk devleti, demokrasi ve düşman ceza hukukuna karşı duruş konularında elbette yan yana olacağız. Ama bu, siyasette her zaman ve her çalışmada yan yana olacağımız anlamına gelmez.