Güçlü inovasyon kültürü rekabetçiliği arttırır
‘Bilgi Çağında Girişimcilik ve İnovasyon’ konulu söyleyişiyle SUBÜ Konuşmaları’nın
109’uncu konuşmacısı olan Dijitalpark Teknokent İstanbul Genel Müdürü Prof. Dr. Tahsin
Engin “Türkiye’nin küresel rekabette öne çıkmasının yolu, bilgiye dayalı teknolojiler ve
inovasyon kültürünün güçlendirilmesinden geçiyor” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın
109’uncu konuşmacısı ‘Bilgi Çağında Girişimcilik ve İnovasyon’ konulu söyleşiyle Dijitalpark
Teknokent İstanbul Genel Müdürü Prof. Dr. Tahsin Engin oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ
Üniversite–İş Dünyası İş Birliği Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Zahid Yıldız’ın üstlendiği
söyleşide; Ar-Ge ve inovasyonun ülkelerin kalkınmasındaki rolü, bilgi çağında girişimcilik ve
teknoloji ekosistemi, teknoparkların dönüşümü ve dijital çağın dinamikleri ile inovasyonun
ekonomik değer üretimindeki etkisi üzerine konuşuldu.
2001 dönüm noktasıydı
Teknokentlerin gelişim sürecini değerlendiren Dijitalpark Teknokent İstanbul Genel Müdürü Prof.
Dr. Tahsin Engin, “Türkiye’de teknoloji geliştirme bölgeleri 2001 yılında çıkarılan kanunla
birlikte gerçek bir çerçeveye kavuştu. Üniversiteler eliyle bilgi üretimi ve bunun teknolojiye
dönüşmesi konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi. Teknoparklar bu dönüşümü mümkün kılan
yapılar olarak Türkiye’nin rekabet gücünü arttıran merkezlere dönüştü” dedi.
Bilginin katlanma hızı artıyor
Bilgi çağının yapısal özelliklerine değinen Engin, “Bugün artık güç, bilginin kimde olduğuyla
doğrudan ilişkilidir. Tarım ve sanayi toplumlarının aksine çağın dönüştürücü unsuru bilgi ve onu
işleme kapasitesidir. Üniversitelerde üretilen bilgi; teknoparklarda teknolojiye, ardından ekonomik
değere dönüşüyor. Bilginin katlanma hızı her geçen yıl artıyor ve buna uyum sağlamak ülkelerin
rekabet gücünü belirliyor” diye konuştu.
Meslek ömürleri kısalıyor
Bilginin artış hızının günümüzde ulaştığı boyutu anlatan Engin, “Geçmişte bilgi 400 yılda bir
ikiye katlanırken bugün 13 saate kadar düştü. Bu yoğun bilgi akışı, bireylerin ve kurumların seçici
olmasını zorunlu kılıyor. Meslek ömürleri kısalıyor. Beceri gereksinimleri hızla değişiyor. Artık
veri, algoritma ve dijital okuryazarlık hayatın her alanını şekillendiren temel araçlar hâline geldi”
ifadelerini kullandı.
Girişimciliğin doğası
Girişimcilik kavramını yeniden tanımlayan Engin, “Bugünün girişimcisi çok çalışacağını, çok
yorulacağını ve belirsizliklerle mücadele edeceğini bilmek zorunda. Yüksek katma değerli
girişimler kurmak isteyenlerin teknoloji, veri ve inovasyon temelli düşünmesi gerekir. Ürün–pazar
uyumu olmayan, sağlıksız gelir modeli taşıyan veya ekipsiz yürütülen girişimler kaçınılmaz
şekilde başarısız olur. Başarı ise sabır, doğru ekip ve sürdürülebilir bir iş modeli gerektirir” diye
konuştu.
Savunma sanayi somut başarı örneği
T.C.
SAKARYA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ
İletişim Koordinatörlüğü
Türkiye’nin inovasyonla büyüme zorunluluğuna dikkat çeken Engin, “Kişi başı millî gelirde
yükselişin tek gerçek yolu inovasyondur. Bilgiyi değere dönüştürüp dünyaya satabilirsek
ekonomik sıçramayı gerçekleştirebiliriz. Bugün savunma sanayinde yakalanan başarı bunun en
somut örneğidir. Kilogram başı ihracat değerimizi arttırmak için teknoloji tabanlı üretimi
güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
Teknoparklar ciddi destek sunuyor
Girişimcilik ortamının belirleyici etkisine dikkat çeken Engin, “Bir girişimin büyümesi; doğru
mentörlük, finansmana erişim ve güçlü bir çevre ile mümkün olur. Her gün vakit geçirilen beş
kişinin ortalaması aslında kişinin kendisini belirliyor. Girişimcilerin fikirlerine tapmadan,
eleştiriye açık şekilde ilerlemeleri ve entelektüel çevrelerini doğru seçmeleri gerekir. Türkiye’de
teknoparklar ve teknoloji transfer ofisleri bu süreçte ciddi destek sunan kurumlardır”
açıklamasında bulundu.

