İnsan arada bir durduğu yeri gözden geçirmeli
‘Biz Hangi Dünyada Yaşıyoruz?’ konulu söyleşiyle ‘SUBÜ Konuşmaları’nın 91’inci
konuşmacısı olan MEB Müşaviri Dr. Necdet Subaşı, “İnsanlar toplumda size şunu sorarlar:
sen o gün neredeydin? Bu soruya temiz bir cevap vermek için insanın arada bir durduğu
yeri gözden geçirmesi gerekiyor” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın
91’inci konuşmacısı, ‘Biz Hangi Dünyada Yaşıyoruz?’ konulu söyleşiyle Milli Eğitim Bakanlığı
(MEB) Müşaviri Dr. Necdet Subaşı oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Kariyer Planlama ve İnsan
Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Öğretim Görevlisi Nihal Kocaağa'nın
üstlendiği söyleşide; insanın ve evrenin sınırları, yaşanılan dünyanın parametreleri, dünyadaki
acılara duyarsız kalınmaması gerekliliği gibi konular üzerine konuşuldu. Programın tamamı
üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.
Doğru yerde miyiz, yanlış yerde miyiz?
Ben hangi dünyanın parçasıyım? ve dünyayı nasıl alımlıyorum? sorularına değinen MEB Müşaviri
Dr. Necdet Subaşı, “Etrafımızı, içimizi, kendimizi bilmek bize çok şey katacaktır. Bazı insanlar
takdir edersiniz ki dünyadan habersiz. Ama olabildiğince çevreyi görmek, olup bitenleri fark
etmek ve kendi konumumuzu gözden geçirmek önemli. Doğru yerde miyiz, yanlış yerde miyiz?
Buna karar vermek, sonuçta insanın kendini gözden geçirmesine yönelik bir dikkat. 'Biz hangi
dünyada yaşıyoruz?' başlığıyla kitaplar da var ve çok verimli olduklarını söyleyebilirim. Hepimiz
aynı şeyi aynı düzeyde görmüyoruz, hissetmiyoruz. Filtrelerimiz, çekincelerimiz, korkularımız,
beklentilerimiz var. Ama ne olursa olsun bana gelen bilgiyle size gelen bilgi aynı olmuyor. Bu da
hem insan çeşitliliğini besliyor hem de farkındalığımızı açığa çıkarıyor. Bir de manevi dünyamız
var ki o bambaşka bir şey. Oraya ulaşmak zorlu yollardan geçmeyi gerektiriyor. O da bizim iç
dünyamızdaki zenginlik. Bazen bu bilgiler bizi olgunlaştırır, bazen ezer, bazen kibirle karşılık
veririz, bazen de içimize çekiliriz. 'Biz hangi dünyada yaşıyoruz?' sorusu, eğer sabırla takip
edersek, aslında kendimizi inşa etmek için gerekli olan bir soru olarak ortaya çıkıyor” diye
konuştu.
Sen o gün neredeydin?
Bazı kavramlarla genç yaşta karşılaşmanın önemli olduğunu dile getiren Dr. Necdet Subaşı, “Yer
bildirimleri kavramı çifte bir anlam içeriyor. Birincisi doğrudan fiziksel yer bildirimi, yani nerede
olduğumuza dair somut bir adres gösterme. Ama diğer bir ifade olan kavramsal yer bildirimi,
başta ben olmak üzere hepimizi etkileyen bir şey. Biri 'neredesin?' diye sorar ve üstelemeye
başlarsa, bu fiziksel yer bildiriminin ötesine giden bir derinliktedir. Bu sizin entelektüel
düzeyinizi, bilgi dünyanızı, bilme biçiminizi, nereden gelip nereye gittiğinizi, deneyim haritanızın
size nasıl bir ortam yarattığını, bunca hikâyenin içinde nerede durduğunuzu açıklamaya yöneliktir.
Sıradan 'sağcı mısın, solcu musun?' gibi soruları aşan bir şeydir. Dünyada o kadar çok acı var ki
bunlara kayıtsız kalamazsınız. Bu konularda bir tavır almak, tutum geliştirmek zorundasınız. Sizin
net bir yer bildiriminde bulunarak nerede durduğunuzu göstermeniz gerekir. Benim yer bildirimini
kavramsal düzeyde açmamın nedeni, giderek yalpalanan, muğlaklaşan, kendi yerini saklamaya
çalışan bir girişime karşı açık yüreklilikle nerede durduğumuzu, nasıl baktığımızı açıklığa
kavuşturmaktır. Hak ve batıl diye bir tanımlama varsa ben hangi tarafta olmak için çaba
gösteriyorum? İnsanlar toplumda size şunu sorarlar: sen o gün neredeydin? Bu soruya temiz bir
cevap vermek için insanın arada bir durduğu yeri gözden geçirmesi gerekiyor.
T.C.
SAKARYA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ
İletişim Koordinatörlüğü
Dünyayı görebiliyor muyum?
Geçmişte genç yaşlarında dünyayı sarsacak düşünceler üreten fikir adamları olduğunu anlatan
Subaşı, “Bugün nasıl oluyor da biz etrafımızda bir niteliğe erişim konusunda oldukça geç vakitleri
kolluyoruz? Bir insanın 45 yaşında gözünün açılması iyi midir, yoksa korkunç bir gecikme midir?
Müfredat düzenimizi gözden geçirmemiz, bir korku tünelinde miyiz yoksa aydınlık bir evrende mi
yaşıyoruz, bakmak lazım. Ayrıca zihnin verimliliğini tıkayan süreçlere de bakmak gerekir. Bir
yandan bunları onarmanın yollarını bulmalı, bir yandan da bu bataktan çıkıp kendimizi inşa
etmeliyiz. Çok fazla gecikmeden, gidişat üzerine arkadaşların şöyle bir arada inzivaya çekilmeleri
ve kendileriyle baş başa kalabilecekleri bir ortamda şu soruyu sormaları lazım; ben artık dünyayı
görebiliyor muyum? Ne tür bir keskinlikte görebiliyorum? Buralarda gençlerin daha net
görmelerini sağlamak için iyi ve güzel insanlarla yan yana olmaları gerekiyor” dedi.
Görmemiz, duymamız, bilmemiz lazım
Dünyada gerçekleşen zulümleri görmenin, duymanın ve bilmenin insanlık için önemini
vurgulayan Subaşı, “Çok ağır bir ifade var biliyorsunuz: Gözleri var görmezler, kulakları var
duymazlar. Onun için o arkadaşlarımızın görmesini, bilmesini, kavramasını sağlayacak bir şeyler
yapalım. Ortalığı harap etmeden bu çığlığın duyulmasını sağlamak lazım. Gazze'de çok kötü
şeyler oluyor. Oradaki bütün Müslümanlara dua ediyorum. Yemen'de çok kötü şeyler oluyor.
Hepsine dua edelim. İslam dünyasının her tarafında tuhaf şeyler oluyor. Galiba biz de
görmeyenlerden, duymayanlardan biriyiz ki bu kadar topraklarımıza giriyorlar. Buralara da sahip
çıkmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.